• Konular – 
  • Mustafa Kemal'ın Yakub Cemil'le başlayan mafya babalığı özentisi.

    Yakub Cemil bilindiği üzere sadece Enver Paş aya itaat eder ve onun "sadık köpeğidir".Teşkilatı Mahsusa adıyla bilinen şimdiki zamanın MİT'iyle karşılaştırılabilecek gizli şebekenin tetikçilerinin başını çeker.

    1911'de İtalyan işgaline maruz kalan Kuzey Afrika'daki son Osmanlı toprağı Trablusgarp'ı (Libya) kurtarmak amacıyla başlatılan mücadeleye katıldı. Trablusgarp yoluna Kurmay Binbaş ı Mustafa Kemal Bey ile çıktı. Başta Kurmay Binbaşı Enver Bey olmak üzere ?ttihat ve Terakki'nin en önemli komutanları Trablusgarp-Bingazi eksenine gelmişti. Yakub Cemil yine Enver Bey'in emrindeydi. Yerel halkı örgütleyerek gerilla savaşını başlattılar. Bu esnada düşmana bilgi sattığından şüphelendiği kendisinden rütbeli teğmen şükrü'yü bir gece çadırına gelerek uykusundan kaldırıp kafasına bir kurşunsıkarak öldürmüştür. O gece karargah karışmış ve Yakub Cemil bir çılgınlık daha yapmaması için Istanbul'a gönderilmiştir.

    Babıali baskınında harbiye nazırı Nazım Paşayı öldüren kişidir. Canı sıkıldığı zaman savaşlarda kendi başına buyruk işler yapar, adam öldürür. Babıali baskınında Harbiye Nazırı Nazım Paşayı öldürdüğü zaman: "bu herife laf mı anlatılır?" gibisinden bir açıklamayla öldürmüştür ki diğer arkadaşları resmen bakakalmıştır kendisine. Çünkü Nazım Paşa kendilerinden yaş ve rütbe olarak çok yuksektir. Arkadaşları Nazım Paşa'ya silah çekmekten çekinirken, kendisi gözünü kırpmadan ateş etmiştir. Aynı zamanda çerkez kökenlidir.

    Yakub Cemil son adamlarını, ünü bütün imparatorluğa yayılmış ve günümüze kadar da gelmiş olan Sinop Zindanlarından devşirir. 2000 kişilik mahkûm ordusuyla yola çıktı. Çorum'da konakladıkları esnada yerel halktan birini yargılamadan idam ettirmesi tepkilere sebep oldu. Bölgedeki diğer ordu birlikleriyle çeşitli zaferler kazandı ancak Ardahan'da ciddi bir yenilgiye uğradı ve geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Ermeni çetelerine karşı mücadele etmekle görevlendirildi. 1915'te alınan kararla Erzurum ve çevresindeki Ermenilerin tehcir edilmesini organize etti. Tehcir süresinde emrini verdiği bazı komitacıların yargısız infazları nedeniyle bu görevinden de alındı. Yeni görev yeri olan Bitlis'te, emirleri ihlal edip çıkan isyanlara karşı aşırı sert davrandığından dolayı, bu sefer de Bağdat'a gönderildi. Bağdat cephesinde de emirleri ihlal etti ve fevri olarak emrettiği bir taarruzda bölüğünün büyük kısmını kaybetti. Bu olay cephe günlerinin de sonu oldu ve acilen İstanbul'a çağrıldı. İstanbul günlerinde İttihat ve Terakki yönetimi ile ters düştü ve İtilaf devletleri ile barış için İttihat ve Terakki hükümetini ikna, bu mümkün olmazsa darbe ile devirme planları yaptı. ?ttihat ve Terakki hükümetini dağıtmak, ?tilaf devletleri ile barış yapacak bir hükümeti yıkmak istiyordu. Baş komutan ve Harbiye Nazırı adayı ise Mustafa Kemal'di. İttihat ve Terakki içindeki entrikaların sonucunda Talat Bey grubunun Enver Paşa'yı kandırması sonucunda hükümeti devirmeye teşebbüs ve Harbiye Nazırı Enver Paşa'ya suikast suçlamasıyla tutuklandı. Enver Paşa, Yakub Cemil'in idam edilmesinden yana değildi. Ancak Enver Paşa'nın yurt dışında bulunmasını fırsat bilen Talat Paşa, Yakub Cemil'in idamına karar verdi. 11 Eylül 1916 günü kurşuna dizilerek idam edildi.

    Falih Rıfkı Atay'ın "Mustafa Kemal'in ağzından Vahidettin" kitabında, Yakub Cemil'in ıttihat ve Terakki'nin ilkelerinden saptığını görünce tek çıkar yolun Mustafa Kemal'in izinde gitmek olduğunu dillendirdiği için idama gönderildiği söylenen vatansever Osmanlı subayı olarak bahsedilir. Halif Rifki Atayın Mustafa Kemalin yakın arkadaş ı olduğunu herkes bilir. Falih Rıfkı Atay ölünceye kadar köş e yazılarında Atatürk devrimlerini ve batılılaşmayı savundu. Falih Rıfkı Atay bu yüzden bütün yazılarında Atatürkü övmeye mecburdur ve tek taraflı bakış açısı olduğu için Kemalistlerin ve milli tarihimizin gösterdiği ana kaynaklardan biridir. Falih Rıfkı Atay tarafsız olmadığı ve olaylara sadece ideolojik yaklaştığı için Yakub Cemil'in Mustafa Kemalin izinde gitmek istediği gibi uydurma laflar söylemiştir. Kaldıki Halif Rıfkı Atayın sözlerinin uydurma olduğu Mustafa Kemalin 1916 yıllarında ne önemli bir devlet adamı olmaması, ne de Enver Paşa'nın sahibi olduğu sosyalist liderlik gibi kendine özgü bir düşüncesinin olmamasıyla ispatlanır.O günlerde "basit" bir asker olan ve fazla tanınmayan ve "izi" olmayan Mustafa Kemalin şöhretini artırmak, Kemalist ideolojisini haklı göstermek ve Batılılaş mayı öne çıkarmak için Halıf Rıfkı Atay bu olaylardan nice yıllar sonra 1955de hatıralar yazarak yalan uydurmuştur. Mustafa Kemal 1916da sadece Harbiye Nazırı adayı olan bir askermiş. Aradan Yakub Cemil'in ölümünden 39yıl sonra! Ki insan tarafsız olarak hatırlamak istese bile (ki bu mümkün değildir) kelimesi kelimesine herşeyi 39 yıl sonra hatırlayamaz ve aktaramaz. Kemalistler tarihi çarpıtmak bir kenara dursun uydurma hikayelerle kendilerine göre Cumhuriyet tarihimizi yazmışlardır. Bu arada değinelim: Hakimiyeti Milliye Mustafa Kemalin çıkarttığı ve sadece kendi düşüncelerinin yazılmak zorunda olduğu, Halif Rıfkı Atay gibi kendine sadık yazarların bu gazetede borazancılık yaptığı bir gazetedir. Halıf Rıfkı Atay, Yakub Kadri Karaosmanoğlu gibi yazarlar Mustafa Kemal tarafından Batılılaşmayı,inkilapları öven yazıları yüzünden ödüllendirilmiştir. Başka görüşleri savunan gazateciler yada muhalif zümrelerin başına ne geldiği herkesce bilinmektedir. Ama bu konuların hepsine değineceğiz.

    Mustafa Kemal'ın Yakub Cemil'le başlayan mafya babalığı özentisi nasıl olabilir? Falih Rıfkı Atay'a göre Mustafa Kemal Yakub Cemil Hakkında şu sözleri söylemiş: "Eğer bir gün bir ihtilal yaparsam yanıma alacağım ilk adam Yakub Cemil'dir, ihtilalden sonra da ilk asacağım kişi de yine Yakub Cemil'dir." Mustafa Kemal bu sözleri söylediği yıllarda Bolşevik ihtilali dönemi ve Enver Paşanın Rusyada bulunduğu zamandır. Sözlerinden anlaşıldığı gibi Mustafa Kemal bir ihtilal yapmayı o kadarda kötü bulmuyor. Ama daha önemlisi nasıl bir ihtilal yapmak istediği ve bunu nasıl gerçeklestirmek istediği. Yakub Cemil gibi yanına katil alıp kendisine muhalifleri gizlice temizletmek ve kendisi tek başına kaldığı zamanda delilleri yok etmek için katilinide herkes önünde asmak ve millete gözdağı vermek. Nitekim bu niyetini yada planını sadık köpeği İsmail Hakkı Tekce tarafından birebir uyguladı. Mustafa Kemalin bu kadar ileriye gideceğini ve hatta paşaları, devlet adamlarını, parti mensuplarını bile sinsice temizlettirip tek adam, diktatör olacağını kimse kestiremedi. Tek adam olduktan sonrada iş işten geçti. Yakub Cemil için sarfetttiği bu cümle 1916da Mustafa Kemalin mafya babalığı taktiği kullanmak istediğini açıkca ortaya koyuyor. Nitekim Teşkilatı Mahsusa bir Komitacı Birliği yani yeni adıyla Mafya denilebilir. Benim anasayfamda Atatürkün bir özelliğide sinsi olmasıdır demiştim. Planlarını sinsice teker teker devreye sokmuştur. Aklındaki inkilaplar, Batılılaşma sinsice uygulanmıştır. Bu arada Meclisi öyle bir şekle sokmuşturki sadece bir diktatörün dediğini uygulayan bir onaylayıcı meclise dönmüştür. Sonra Millete ve muhaliflerine dönüp "kanunları ben değil Meclis çıkarttı" demiştir. Mustafa Kemalın Yahya Kaptanla başlayan temizletme cinayetleri Meclisin Takriri Sükun Kanunuyla son bulmuştur. Çünkü bu Millete ve Muhalefete "gık çıkarmak yasak" kanunu artık cinayet işini sadık köpeğinden alıp askere,polise,ajana yüklemiştir.Mahkeme kararlarıda Aliler gibi(Kılıç Ali,Kel Ali,Necip Ali) vicdansız, Allahsız kişiler tarafından çıkartılmıştır. Mustafa Kemal mafya babalığını bırakmış, devleti mafya yapmıştır.

    Kaynaklar:
    Soner Yalcın
    Halif Rıfkı Atay
    Ali Fuad (Cebesoy)
    Kemalist Cemil Süreyya