• Konular – 
  • 15 Temmuz bir tiyatroydu, ama hangi tiyatro?

    15 Temmuz bir tiyatroydu, ama hangi tiyatro? 15 Temmuz Darbe girişimini aşırı Atatürkçü subaylar düzenlemişlerdir. Bunu ispatlayan deliller :

    1. Darbe girişiminin metni ve adı yurtta sulhdur yani Atatürkü ve onun sözleri esas alınmıştır. şimdiye kadar bu metnin kimin yazdığı ve okutulması için TRT binasına girildiğinde o askerlere bu metnin nereden bulunduğu ve yazdığı soruşturulmamıştır. Metnin bütün kısmı Atatürke hitabendir. Fethullah Gülen adamlarının bu metni kopyaladığı ve eski darbelere benzetmek istediği tezi sadece gerçeği nasıl 1922den beri çarpıtmışlarsa onun gibi bir çarpıtmadır. Fethullah Gülenin adamlarının takiye yaptıkları içki bile içtiği söylense bile bu doğru olabilir. Ama asıl gaye ordudaki Kemalistleri saklamaktır. şimdiye kadar bu darbe metninin kim tarafından yazıldığı belli değildir ve üstü kapatılmıştır. Soruşturulmamıştır. Çoğu darbeciler televizyonlarda gördüğümüz gibi darbenin başarılı olmadığını görünce silahını atmış kendini saklamıştır. Kendilerini Bylockla saklamak isteyen Gülen adamlarının üzerine gidilebilmiş ve gidilmiş ama Kemalist kişiler dokunulmamıştır. Sonuçta ne oldu? Kemalistler tereyağdan kıl çeker gibi kurtuldular. Herşey unutuldu. Unutturuldu.

    2. Çoğu darbeye katılan askerlerin ifadelerinde emrin Genelkurmay komutanlığından geldiği yönündedir. Genelkurmayın subaylarının bu emirden nasıl haberi yoktur. Kim yalan söylüyor? Sonra herkes kendini kurtarmak isteyince "at izi it izine karıştı".Kemalistler at gibi ortadan kayboldular. Herşey unutuldu. Unutturuldu.

    3. TSK'nın internet sitesinden açıklama yapıldı. Yönetime el koyduk. Hani genelkurmay subaylarının bundan haberleri yoktu. Sonra darbe girişimi başarılı olmayınca Korsan bildiri dendi. Yurtta sulh denilen darbe metnide burda yayınlandı. Genelkurmayın internet sitesini kim yönetiyor. Site operatörleri bu metinleri kimden aldı kim onlara emir verdi? Hepsi Fethullacı oooolaaaaamaaaaaz. Herşey unutuldu. Unutturuldu.

    4. Hulusi Akara Fetullah Gülene ait olduğu iddia edilen Tümgeneral Dişlinin korsan darbe bildirisini imzalatmaya çalıştığı iddia ediliyor. Dişli neden imzalamayı reddeden Akarı kurtarıyor, yada kurtarıldıktan sonra Akarla beraber oluyor. Fethullah Gülenin adamıysa Akarı öldürmesi lazım yada kaçması lazım. Dişli korsan metni Akardan almadıysa kimden alıyor? Akar kendisinin hangi askerlerin kaçırdığını, Dişlinin bunların içinde olup olmadığını darbeden haberi yoksa, eğer olduysa tedbirini almamış ve görevini suistimal etmiş olduğunu halka neden duyurmuyor?

    Ben bile sıradan bir vatandaş olarak (hatta Almanyadan) bu basından duyduğum şüpheli haberleri izleyip, Kemalistlerin parmağının bu işte olduğunu tahmin ediyorumda koca Türkiye hiç bunu aklına getiremiyor. Ne oldu. Herşey unutuldu. Unutturuldu.

    5. şimdiye kadarki darbelerin arkasında aşırı Atatürkçü kişiler yokmuydu? Ordu bal gibi cumhuriyetin ve laikliğin bekçisiyiz diye dabeler yaptı. Kimse ses çıkarmadı. Eylül 1980 Kenan Evrenin TRTde okuduğu darbe metnini 15 Temmuzla karşılaştırın aynısı.Halkımız her halk gibi kendisine basında söylenenlere inanıyor. Her halk bu bakımdan koyundur. Aşırı sol dahil bütün basın burda darbe sorumlularının Atatürkçüler veya başkalarının olabileceğini dile bile getirmediler. Hatta aşırı sol basın darbeye bilindiği gibi darbe yok bir tiyatro dediler. Darbe metni Atatürke atıf yapıldığı halde hiçbir kimse çıkıp bunun altında Atatürkçüler olabilirmi sorusunu sormadı. Cumhurbaşkanı darbenin aynı gününde yada ikinci gününde neden Fetö dedi. Fethullah Gülenden kurtulmak istediği ve onun devletin içinde olduğu önceden konuşulduğu için. Halkda buna inandı. şimdi birde yeni moda çıktı. Türkiyede olan herşeyi Amerika planladı o yaptı modası. Neredeyse bütün darbeleri, yapılanları olsun yapılamayanalrı olsun Amerikaya bağlıyorlar. Bu kadar körlük olamaz. Sizin yüzünüzden Kemalistler bu darbedende elini kolunu sallayarak çıktılar. Hatta bazıları, o kadar yüzsüzlerki, kendilerini bu darbede kurtarıcı olarak ilan ettiler. Ne oldu herşey unutuldu. Unutturuldu.

    6. Orgeneral Akar'ı getiren darbeci pilotun ifadesinde Atakanlar grubu diye bir grup vardı. Komutanlar Ünsal Coşkun, Hakan Atınç Amiral Uğur ismindeki subaylar Fetöcü değildi. Peki Fetöcü değilse fazla seçenek kalmıyor.Gerisi belli aynı Atakanlar grubu gibi. Kemalist oldukları için fazla açıklanmıyorlar. Bu Atakanlar grubu WhatsApp üzerinden yazışıyormuş ifadeye göre. Bu Atakanlar grubunun yazışmaları basında açıklanmadı. Neden? Fethullah Gülen olsaydı hemen açıklanırdı. Kemalist oldukları için olmasın. Sonunda ne oldu? Unutuldu. Unutturuldu.

    7. 05.11.2016 tarihli Binbaşı Gökhan Balcı kardeşi Halil Burak Balcı ve babaları Atatürk Dil Tarih Yüksek Kurumu'nda şube müdürü Hasan Balcı da Adil Öksüz ile darbe girişiminden sonra 3 kez telefon irtibatı olduğu gerekçesiyle halen hapiste. Asker kardeşler Akıncılar üssünde yakalanıyor. Babaları Kemalist Hasan Balcı ise Adil Öksüzle telefonla darbe hakkında görüştüğü için hapiste. Babaları ne asker, ne Gülenci. Bu ailece Kemalistler olan kişiler Kemalistlerin Gülenle işbirliği yaptıklarının bariz bir delili. Bundan hiç kaçış yok. Peki basında bu işbirliği hakkında geniş çapta bir şey duyuldumu1 Başka asker olmayan devletin Kemalist kurumlarında görevli kişiler hakkında tahakkuk yapıldımı ? Türk Dil tarih Kurumu bütün Kemalist ve darbeyi destekleyen kişilerle dolu. Fiilen olmasa bile en azından düşünceyle desteklerler. Sosyal medyada desteklemişlerdir zaten. Sonunda ne oldu ? Unutuldu. Unutturuldu.

    8. Başakşehir'in Ziya Gökalp Mahallesi, Namık Kemal Caddesi üzerindeki Hatice Binti Ali Camisinde sela okuyan Imam Abdulhekim Yıldız'ı, Izmir Torbalidaki ve Ege ve Trakyada 60 imamı darbedenlerde Kemalist ve CHPlileri darbe destekçileri olarak görmek lazım.Bunlardamı Fetöydu?Basbayağı Atatürkcü, Kemalist yandaşlar. Sonunda bu kişiler hesap verdilermi? Hayır neredeyse ödüllendirileceklerdi darbeyi yapanalara yardım ettikleri için. Sonunda ne oldu? Unutuldu. Unutturuldu.

    9. 15 Temmuzda 2 tankın altına yatan gazi 1982 Giresun doğumlu Sabri Ünal'a Cumhuriyetci darbe komutanının bizzat söylediği sözler: 'Cumhuriyeti kurtarıyoruz.Cumhuriyet elden gidiyor'. Bir özel televizyonda Ahaber'de, saat 11:15te 2016.10.03 tarihli yayın. Seyrettiğim zaman kulaklarıma inanamadım ve hemen kalemle not ettim. Darbe esnasında bir komutanın kriptoluk yapması zor. Işte kaçınılmaz bir delil. Bizzat bu gaziye söylenen sözler darbede Cumhuriyetci kişilerin varolduğunu ve darbe yaptıklarını gösteriyor.Güya Cumhuriyet 15 Temmuz 2016daki hükümet tarafından tehdit altındaymış ve Cumhuriyeti kurtarıyorlarmış. Ben bu haberi canlı olarak yayınladığı halde sunucununda inanmadığını hayretle seyrettim. Öyle bir algı yaratılmıştıki Gülenden başka hiç kimse artık Ekim 2016da suçlu sayılamıyordu. Hatta gazi Giresunlu Sabri Ünal'a bizzat duyduğuna bile inanılmıyordu.Sonunda ne oldu Kemalistler,Cumhuriyetciler her darbede olduğu gibi suçsuz hatta kahraman ilan edildi. Herşey Unutuldu. Unutturuldu.

    10. Yunanistana helikopterle kaçan 8 subay kendilerini savunduklarında biz Kemalistiz dediler. Kemalist devleti kurtarmak için yaptık dediler. En kolay yol Kemalistler gibi, yada eski devlet politikası gibi, yada Atatürkü koruma kanunu gibi, Kemalistlerin hiç birisi suçlu değildir demek olacaktı. Çünkü Kemalistlere Türkiyede söz söylenemez suçlu bulunamaz. Kendileri "Kemalistiz" dedkleri halde kimse bunların Kemalist görüşünde oldukları için darbe yapabilir diyemedi. Gülüp geçildi. Eski darbelerde olduğu gibi. Yunanistana kaçanlar Gülen damgasını yiyip esas suçlu olan Kemalistler aklandı. Insanlara sorulmadı neden kendinizi Kemalist olarak görüyorsunuz? Kemalist geçmişiniz varmı? Sosyal medyada nasıl bir görüşleri vardı? Gerçekten Kemalist oldukları içinmi darbeye karıştılar. Araştırılmadı, geçiştirildi, inanan olmadı. Sonunda bütün Kemalistler aklandı. Ne oldu? Unutuldu. Unutturuldu.

    Belirttiğim konular sadece buzdağının görünen yüzü. Bu sıraladığım delilleri ben sadece basını, televizyonu seyrederek edindim. Sadece bunlar bile darbenin Gülenin yapamayacağını ispatlar. Kemalist vesayetin bu darbede parmağı olduğunu ne Batı medyası, ne sol, ne aşırı sol, ne sağ, ne ülkücü, ne milli görüş dahil hiç kimse bunu dile getirmedi, getiremedi, getirmeyecekler ve getiremeyecekler. Erdoğan korkuyor aşırı Atatürkçülerden, AKPnin bütün kurmayları zaten Erdoğan ilk günden itibaren Fetö dediği için başka darbeci kesim ihtimalini düşünsede bile söylemeye cesaret edemedi. CHP zaten darbe olmadığı için üzüldü sadece Kılıçdaroğlunun diktatör dediği ve batıya Erdoğanı şikayet ettiği günleri hatırlayalım. Erdoğandan kurtulmak için yaptırdığı alkışlayalım seçim reklamını hatırlayalım. Aşırı sol ve HDPnin durumunu söylemeye bile gerek yok.MHPnin 15 temmuz 2016 öncesinde kendi içine düştüğü kavga zaten kendine yetiyordu. Kısacası söylediğim gibi. Bu darbe sözde Atatürkçü geçinen beyinsiz aşırı solcu subayların elinden çıkmıştır.Ben her zaman beyinsiz solcu kelimesini kullanıyorum. ıQ'su fazla olan bir aşırı Atatürkçü subay bile beyni Atatürk idolojisiyle yıkandığı için beyinsiz sayılır. Mesela bir Atatürkçü hiçbir zaman Islama bağlı olamaz. Hz. Muhammedin hadislerini uygulayamaz. Hz. Muhammedi yok saymaya mecburdur. O yüzden Atatürkle ilgili bilinen şeyleri burda tekrarlamak istemiyorum. Fethullah Gülene tabii olan kişiler ise onlara katılmış işbirlikçi olmuşlardır. Yani Türkiye'ye her zaman zulüm yapan yobaz Atatürkçü'lerin yaptığı yine yanlarına kâr kalmıştır.Hesap sorulmamıştır. Gelecekte bunlar yine kesin darbe yapacaklardır. Kemalist darbeci subaylar Güleni maşa olarak kullandılar. Devlet suçlu olan Gülen'in adamlarını tasviye etti. Fakat işbirlikçi Kemalistler hakkında tek söz etmedi. Benim korkum 1960 darbesinden sonra çıkan ekonomik krizden sonra yurtdışına sürülen işsiz Türk vatandaşlarının ve 1980 darbesinden sonra Avrupa'ya kaçan sözde siyasi suçluların üstüne az kalsın birde 15 Temmuz 2016 darbe mağdurları eklenecek ve Kemalist devletin yarattığı Gurbetciler çoğalacaktı. Artık Kemalistlere ve Kemalist vesayete DUR, YETER demenin zamanı gelmiştir. Unutulmasın. Unutturulamasın.

    11. Delil: Posta Gazete Yazarı Nedim şener, FETÖ'cü Binbaşı Zafer Özleblebici'nin numarasının, Reina saldırganından çıktığını yazdı.
    Tarih : 31.01.2017 Posta Gazetesi

    Reina katliamcısı Abdulgadir Masharipov'un telefon rehberinde ismi çıkan firari FETÖ'cü Binbaşı Zafer Özleblebici'yi yazan Posta Gazetesi yazarı Nedim şener, söz konusu kişinin annesi A.Ö.'den mektup aldı.

    Nedim şener yazısında Istanbul Emniyeti'nin istihbaratına göre başarısız darbe girişiminden sonra Özleblebici'nin Suriye'ye kaçtığını belirtmiş. Binbaşı Zafer Özleblebici'nin annesi A.Ö. bu duruma kendince cevap yazmış.

    Annesi kendisini "Atatürk hayranı" olarak tanımlıyor. Oğlunu da Atatürk gibi asker olması için 14 yaşında askeri okula vermiş ve şöyle demiş: Oğlumun adını Reina'daki katille yan yana koymayın.

    Tabiiki Nedim şener Zafer Özleblebici'nin Atatürkçü, Kemalist olup olamayacağını araştırmamış.Sadece katil damgasını basmış yada damganın üstüne bir daha damga basmış. Hiç kimse darbeye karışanların katil,terörist olup olmadığını sorgulamıyor. Önemli olan bu kişilerin Kemalistmi, Atatürkçümü olup olmadıkları. Tabii sosyal medyada bazı yorumcular hemen kendini kurtarma çıkış yolu arıyor diye yine ya hafife almışlar yada örtbas etmeye çalışmışlar. Kendi annesi sanki bilmiyormi ki Atatürkçü dediği zaman sanki kurtulacak?Yada yargılanacak ve az hapis cezası alacak?

    Kemalistler Gülencilerle işbirliği yaptı. Nokta.

    12. Delil:
    Araştırırken kayıp generallerden Tuğg. Numan Yediyıldız'a rastladım. Kendisi Avrupa Çok Uluslu Barış Gücü Anlaşması ile kurulan Güneydoğu Avrupa Tugayında (SEEBRIG) görevliydi. SEEBRıG'de Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Italya, Arnavutluk, Makedonya ve Yunanistan temsil ediliyor. Yunanistan, Larissa'daki SEEBRıG karargahının ev sahipliğini yapıyor. Yediyıldız da geçen yıl(2015) bu karargaha atanmıştı. Numan Yediyıldız Kurmay Binbaşı, Atatürk Ilkeleri ve Inkılâp Tarihi Anabilim Dalında Bilim Uzmanı, Sistem Mühendisliği Anabilim Dalında Bilim Uzmanı.Sonra YAş kararıyla Tuğamiralliğe yükselmiş. Atatürk Ilkeleri ve Inkılâp Tarihi Anabilim Dalında Bilim Uzmanı olan bir kişini Gülen adamı olabilirmi acaba? Dahası var: bilin bakalım Numan Yediyıldız'ın babası kim? Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız, 1945 doğumlu. Halen Bulunduğu Görev: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı. 07.08.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandı. Yani eğer Numan Yediyıldız ve babası Bahaeddin Yediyıldız Kemalist değilse bende eskimoyum yada Afrikalı cüceler kabilesinden bir pigmeyim. Bu kişileri hâlâ bize Gülen'in adamı diye neden yutturmaya çalışıyorlar? Çünkü Kemalist vesayet rejimi hâlâ dizginleri elinde tutuyor.

    13. Delil :
    20.02.2017 tarihinde şahin Sönmezateş ve Şükrü Seymen'in ifadeleri alındı. Buyrun size şahin Sönmezateş'ın ifadesi : Birebir alıntı "Bütün dünya Cumhurbaşkanının İstanbul'a gittiğini bilirken, biz tuzağa düşürülerek oraya gönderildik. Ben yaverle görüşmedim. Bu görevi ben planlamış olsaydım, ya başarılı olurduk ya da görevi iptal ederdim. Fetullah Gülen'in 'mesih' veya 'Peygamber' olduğuna inanmıyorum. Bu sapkın bir düşünce. şu andaki hesabım 'Bizi kim yanılttı ve 4 saat bekletti?' sorusunun cevabını bulabilmek. Bütün sorumluluğu üzerime alıyorum ama olmadığım yerlerle ilgili sorumlulukları kabul etmiyorum." "TSK'nın emir komutası içerisinde ihtilal yapıldığını düşünerek hareket ettiğini iddia eden Sönmezateş, darbeden önce Ankara'daki bir villada FETÖ'nün imamlarının yaptığı toplantıda kendisinin bulunmadığını da öne sürdü. Sönmezateş, söz konusu villanın nerede olduğunu dahi bilmediğini savundu."
    Fethullah'ın adamı değilse çok seçenek kalmıyor. şimdi öylesine bir kamu baskısı oluşturuluyorki tutukalanan ve darbede beraber olan herkese Fethullah damgası basılıyor. İnsanlar Fethullahçı olmadığını ama yaptıkları darbenin arkasında durduklarını ifade eden şahin Sönmezateş gibi askerlere bile inanmıyorlar. Ne diyebilirim beyinsiz solcuların Millete koyun dedikleri bu bakımdan doğrudur diyorum. Muhafazakar gazeteciler ve basın bile bir gün "acaba" Fethullahtan başka birileri mesela Kemalistler olabilirmi diyemediler, koyunlar!
    Ne oldu? Sonunda bütün Kemalistler aklandı. Unutuldu. Unutturuldu.

    14.Delil: Herkes, yani siyasetle ilgilenen kişiler Latif Erdoğan'ı tanırlar 10 Ağustos 2016 bir programda Bir dönem Fethullah Gülen'in en yakınlarından biri olan Yeni Akit gazetesi köşe yazarı Latif Erdoğan, "Bu konuda kesin bir ifade kullanmak istiyorum. MİT, bir dönem Gülen Cemaati'ni destekledi. Cemaat'i, MİT aracılığıyla ABD kurdurmuştur" dedi. "3-4 ay evvel ordu içindeki varlıklarının yüzde 90 dedim. şu anda ekranda gördüğüm o generallerin, Akın Öztürk hariç hepsini tanıyorum ben. Talebelik dönemlerinden biliyorum, Gülen'in yanına gidip geliyorlardı. "şey var mesela, Hulusi Akar'a, 'Seni Fethullah Gülen ile görüştürelim' diyen asker. O Gülen'in talebelerinden birisiydi. Gülen'in yanına cumartesi pazar tatil günlerinde İstanbul'da veya İzmir'de gelip kalan insanlardı." Latif Erdoğan bir başka programda 16-19Temmuz 2017de yaklaşık olarak şu cümleleri söyledi: "Bir insanın beyin kapasitesi bana göre 2 çeşittir. ?nsanlar 2 sınıfa ayrılabilir. Planlayabilen, stratejileri önceden belirleyip geleceği şekillendirebilen, normalin üstünde zeka sahibi olan kişiler birinci sınıfı oluşturur. ?kinci sınıfsa normal zeka sahibi olan insanlardır, planlı bir iş yapamazlar, geleceği göremezler. Fethullah Gülen çok yakından tanıdığım insandır ve kesinlikle normal zekaya sahiptir. Gülenin hafızası çok iyi çalışır ve işlerini bu hafızası sayesinde yürütmeye çalışır. Fakat kesinlikle darbe yapabilecek önceden hazırlayıp, planlayabilecek bir kapasitede insan değildir. Darbeyi bizzat Gülen planlamış olamaz." "Peki kim planlamış olabilir" diyen sunucuya cevap olarak: "Bunu tarihçiler çözebilir" demiştir. Bu ezici bir delildirki. Gülenin zekası hakkında söylenen bu cümleler benim söylediklerimi kesinlikle ispatlamış olur. Gülen değilse Kemalist subayların planladıkları, Gülenin medya ayağı yöneticilerinin desteklediği, alnında Gülen damgalı askerlerle beraber hayata geçirdikleri darbedir. Orduda Kemalist yoktur ve Kemalist vesayetin sürmesini istememektedir demekse salaklığın, görmemeğe direnenlerin zihniyetidir. Harp okulları subaylarının tümü 1945 1950den beri darbeci Kemalist yetiştirmiştir.Darbeci komutanlarının en belirgin siyaseti belirlediği yıllar Madanoğlu zamanına rastlar. Neredeyse her subay darbe yapma hevesine kapılır bu yıllarda. Kendi darbemi yapayım kendi cuntamı kurayım, başka subaylardan önce davranayım zihniyetleri vardır o tarihlerde subayların. Tarihimizi az da olsa bilen kişiler bana hak vereceklerdir.Sonunda ne oldu? Unutuldu, unutturuldu.

    15.Delil : Kemal Batmazı herkes tanıdı. Biraz merak edenler nasıl birisi olduğunu öğrenmek isteyenler şu bilgilere rastlarlar. Kemal Batmaz diğer siviller gibi Akıncı üssüne "tarlaya bakmak" için gelmiş. Kemal Batmaz gizli haberleşme programı Bylock olmadığı halde tutuklanmasının sebebi Gülen ekonomisi imparatorluğunun şirketlerinin birinin sahibi olması, Adil Öksüzle beraber görüntüleri olması, Akıncı üssüne gelmesi. Kemal Batmazla, Gülenle mali ilişkileri tespit edildikten sonra kapatılan dershane görünümündeki İzmir Üniversitesi ilişkisini araştırdım, fakat bulamadım.Akın Öztürkün kardeşi İzmir Üniversitesinde hocalık görevi yapıyormuş, aynı zamanda yönetici,kurucu Doğanatla Gülenin ilişkisi varmış. Kemal Batmaz takiyelikle(kendini gizlemekle) suçlandığı için bir televizyon programında İzmir Üniversitesinden bahsedilmişti. Programda İzmir Üniversitesi kurulduğundan beri koyu Kemalistmiş. Giriş ve kayıt yaparken mutlaka karısının başörtüsünü soruyor, kadınsa giyimine dikkat ederek üniversiteye alıyorlarmış diye bahsedildi. İzmirde varolan üniversitelerden daha koyu bir siyaset anlayışı güdüyorlarmış ve bu yüzden takiye yapmışlar. Bu üniversite bilindiği gibi kapatıldı ve başka bir üniversite adı altında tekrar açıldı. Gülen imparatorluğunun içinde Kemalist görüşlü insanlar olamazmı? Kendilerini Atatürkçüyüm diye saklamadan bu cemaatin içinde barınamazlarmı? Zaten sahte bir din anlayışı ile hareket eden ve sadece ticari ilişkelerle ayakta duran bir imparatorluğun içinde Kemalistlere yer yokmuydu? Bu soru şimdiye kadar hiçbir gazetede sorulmadı, hiçbir programda yayınlanmadı. Hep şu varsayımdan gidildi. Atatürkçü Kemalist kişiler vatanseverdir, Gülenle bir araya gelmez ve Gülen hareketini terkeder. Ben bu göstermelik yalana kocaman bir YALAN ifadesiyle cevap veriyorum ve Kemal Batmazı Kemalist olarak damgalıyorum. Ne pahasına olursa olsun AKP gitsin uğruna beraber kurdukları ve İzmirde sadece Kemalist olarak barınabileceklerini ve Uzun Adamı böyle yıkabileceklerini anladıklarından Kemalist İzmir Üniversitesini kurdular. Kemal Batmaz bir Kemalisttir. Tarikatcılarla işbirliği yapmıştır.Takiye yapmasınada lüzum görmemiştir ve beraber olduğu Gülen hareketi de Kemal Batmazı mahsustan öyle kabul etmiştir. Gülen daha öncede bahsettiğim gibi plan, proje yapacak, Gülen imparatorluğunu mali ve stratejik olarak yöenetecek bir kapasitede insan değildir. Bu imparatorluğun içinde Kemalist yandaşlara ve sağ kollara ihtiyaç vardır. Kemal Batmazda bunlardan birisidir. Peki sonunda ne oldu? Hiçbir kimse "ben Gülenin adamı değilim, vatanseverim" diyen darbecilere inanmadı. Hatta Kemalist, Atatürkçüyüm diyenlere gülündü, takiye yapıyor dendi. En sonunda Kemalsitler aklandı. Esas darbeyi yapan planlayan Kemalistler unutuldu, daha doğrusu unutturuldu. Hiçbir darbeci Kemalist olduğu için yargılanmadı ve yargılanamazdıda. Önceki bütün darbelerde olduğu gibi bu darbeyide Kemalistler planladığı başlattığı halde kendileri suçsuz çıktı hatta sonra Amerikalılar suçlu bulundu. Unutulduuu, unutturuldu. Sonunda ne oldu? Unutuldu, unutturuldu.

    16.Delil : Kemalist solcu çevrelerin bir kaç tane gazetecenin haklı olarak Kemalistlerde bu darbenin içinde olabileceklerini ima edince onları tekrar Atatürkü arkalarına alarak ezici şekilde susturmaları, unutturma taktiklerini tekrar gösterdi. Nagihan Alçı ve Cem Küçük gibi muhafazakar yazarların bir gazetede çıkan "karargah rahatsız" adlı yazı üzerine bir şeyler yazmasıyla çok çok rahatsız olan darbe sevici Kemalist solcu basın hemen bu gazetecileri susturdu. Darbenin içinde Kemalist,Atatürkçü olamaz diye yaygara çıkardılar. Ordumuzun hiç bir suçu yoktur dediler. O günden bugüne kadar ordudaki Kemalist darbeciler korundu. Unuttuldu ve unutturuldu. Sonunda ne oldu? Unutuldu, unutturuldu.

    17.Delil: Mutlaka hatırlarsınız. Hani Ankara'da bir komutan bir toplanma salonunda bütün darbecileri toplayıp onları hizaya getiren aşağılayan bir konuşma yapmıştıya. Bu komutan Binbaşı Barış Dedebağ. "Ya devlet başa, ya kuzgun leşe" diyen komutan.Sonra istifa etmiş görevinden.Temmuz 2017 ortasında A Haber televizyon kanalında konuşurken şöyle söyledi: "Darbe sırasında vaziyet gidiyor geliyor. Her türlü haberler geliyor. Ben yakın tanıdığım arkadaşlarımı darbe teşebbüsünden ikna ederek dönderdim, vazgeçirdim." Hiç kimse bana anlatmasın. Vatandaş asker uniformasını giydikten sonra siyaseti bırakır. Bilakis siyaset görüşü ve davranışı aynen askerliktede, orduda da devam eder. AKPyi devirmek isteyen yüksek rütbeli subaylar beklemişlerdir, darbeye katılmış fakat halkı karşılarında görünce vazgeçmişlerdir. Psikolojik vaka sayılabilecek insanlar darbeye devam etmek kararı almışlardır. Kemalistler birbirlerini tanıdığı için arka çıkmışlar fakat Gülenin adamları eskiden beri bilindiği için ve hükümet basından "paralelciler" diye anons yapınca kendilerini gizleyememiştir. Binbaşı Barış Dedebağın ikna ederek darbeden vazgeçirdiği insanların sayısı milyonları bulur ki, hükümet, devlet de bundan korkmuş ve geri adım atmış, sadece Gülenle bağlantısı olanlara kancayı takabilmş ve böylece güya Kemalistlere gözdağı vermiştir. Fakat sonunda darbeden 1 yıl geçtikten sonra Kemalist solcu darbeciler unutulmuş daha doğrusu unutturulmuştur. Binbaşı Barış Dedebağ en belirgin delildir. Sonunda ne oldu? Unutuldu, unutturuldu.

    18.Delil: Basında Hava Harp Okulunda 15 Temmuzdan 1 gün önce yapılan ihanet toplantısıyla ilgili görüntüler çıktı. Bu görüntüler dava dosyasına girmiş. Basında bu haber şöyle yayınlandı.
    ---------------------haberin başı----------------------------
    15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Yeşilköy'deki Hava Harp Okulu'ndaki darbe faaliyetlerine dava dosyasına okuldaki darbe toplantısının görüntüleri de girdi. Görüntülerde 14 Temmuz günü okul karargâhında yapılan toplantıya, 15 Temmuz gecesi Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimini planlayan ve yöneten Tuğgeneral Gökhan şahin Sönmezateş'in de katıldığı görülüyor. Görüntüleri dava dosyasına koyan savcılık, Sönmezateş'in suikast emrini bu toplantıda aldığını öne sürüyor. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Hava Harp Okulu'ndaki faaliyetlere ilişkin 33'ü tutuklu 44 asker hakkında 3'er kez müebbet hapis istemiyle dava açılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava dosyasına Hava Harp Okulu'ndaki görüntüleri de delil olarak koydu. Okulun giriş kapısı ve koridorlarındaki güvenlik kameralarına ilişkin görüntülerde, darbeci subayların sivil araçlarla okula geldikleri görülüyor. Görüntülere göre, Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fethi Alpay'ın odasında bazı subayların 14 Temmuz günü saat 16.00-18.00 sıralarında okul karargâhında darbe toplantısı yapıyor. Darbe koordinatörleri olarak gösterilen İstanbul Topkule Kışlası'ndaki 66. Mekanize Tugay Komutanı Nail Yiğit, İl Jandarma Komutanı Gürcan Sercan, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı İstihbarat şube Müdürü Üret Ahmet Çelebi, okul komutanı Tümgeneral Alpay'ın odasına giriyor.


    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişiminin başı Tuğgeneral Gökhan şahin Sönmezateş'in, Hava Harp Okulu'na gelişi ve Tümgeneral Fethi Alpay ile birlikte askeri birliklerin komutanlarının katılımıyla birlikte toplantı yaptıkları anlaşılıyor. Suikastçı hainin sırt çantasıyla toplantıya gelmesi dikkat çekiyor. Savcılık, Sönmezateş'in katıldığı toplantının okulda yapılan üçüncü darbe koordinasyon toplantısı olduğu ve Sönmezateş'in suikast emrini bu toplantıda aldığı kaydediliyor. Hainlerin darbe girişiminde kullanmak üzere hazırladıkları mühimmata ilişkin görüntüler de ilk kez dosyada yer aldı.
    ---------------------haberin sonu----------------------------

    Bir dakika demeniz gerekmezmi? 66. Mekanize Tugay Komutanı Nail Yiğit, İl Jandarma Komutanı Gürcan Sercan, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı İstihbarat şube Müdürü Üret Ahmet Çelebi, Hava Harp Okulu komutanı Tümgeneral Fethi Alpayın Fethullah Gülenle ilişkisi yok, yani Bylock yazışması yok.Sadece Sönmezateşin var. Yani Sönmezateş buradaki Kemalist darbecilerden talimat alarak uygulamaya gidiyor.şimdi çoğu kimseler bilmez şimdiye kadarki darbelerin çoğu harp okulu komutanlarından çıkmıştır. Hatta çok çok eskiye gidebilirim. İttihat ve Terakkiye üye olan Atatürk ve arkadaşları 2.Abdülhamite darbe yapmışlardır ve Abdülhamiti tahttan indirmişlerdir desem kim buna inanır? Hadi ya diyenler bile çıkabilirler aranızdan. İlk askeri darbeyi 27 Nisan 1909da Abdülhamite karşı gerçekleştiren İttihat ve Terakkicilerin çoğu harp okulu mezunları yada öğrencileridir. Araştırın öğrenin. Yani gelenek devam ediyor. Bundan sonraki darbelerde de her zaman harp okulları her zaman en önde gelenlerdir.Harp okulları her zaman İttihatcıların 1923 sonrasında ise Kemalistlerin yuvası olmuştur ve siyaseti her zaman onlar belirlemişlerdir.15 Temmuzda da bir şey değişmemiştir. Peki 15 Temmuzda kim kimden emir almış Gülenmi emir vermiş yoksa Gülenin adamı mı emir almış? Tabiiki Fethullah Gülen bir maşadır. Adamları yani ona bağlı olan kişiler darbeye karıştığı için suçludur. Fakat asıl suçlular şu darbeyi ve buna benzerlerini düzenleyen Kemalist subaylardır.Akıncı üssündeki toplantıdaki subaylar İstanbuldaki Harp Okulu Toplatısından mı emir aldılar, yoksa Akıncıdaki Kemalist subaylarmı Istanbuldakilerine emir verdiler. Bu belli değil. İlk emri veren yada Harp Okulundaki toplantıyı yöneten kişi planı hayata geçiren darbenin esas kafalrından biridir. Bu belkide hiçbir zaman ortaya çıkmayacak. Tekrarlayalım 66. Mekanize Tugay Komutanı Nail Yiğit, İl Jandarma Komutanı Gürcan Sercan, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı İstihbarat şube Müdürü Üret Ahmet Çelebi, Hava Harp Okulu komutanı Tümgeneral Fethi Alpay Kemalist subaylardır. Bazılarının sözettiği ve benim hiçbir zaman inanmadığım takiye zırvalarına da ihtiyaçları yoktur. Herkes Gülenin adamlarının dinci olduğunu ve kendilerini gizlediklerini Kemalist ateist gibi gösterdiklerini iddia ediyorlar. Peki aslında Kemalist olupda sadece para için kendisini dinci gösteren ve Gülenin yanında para için duran ateistler olamazmı? Rol oynamayı yalan söylemeyi beceremeyen hiçmi ateist olamaz? Gülenin zaten dinle ilişkisi olmadığı ve sadece para için bu ekonomi imparatorluğuna girmek isteyen Kemalistlere bir yafta yapıştırılıp bunlar Kemalist olamaz deniliyor basında. Takiye bir zırvadır. Para ile işleyen bir tarikatta müritler Kemalistlerden daha ateist daha materiyalisttir, hatta koministlere taş çıkartırlar. Basında daha halen bir takiye zırvası devam ediyor gidiyor. şimdi biraz düşünürseniz burada bir düşünceden, ideolojiden bahsediliyor yani akıl düşünce gibi insanların kafasındakini ne düşündüklerini onların düşüncelerini okuyorlarmış gibi ispatlamaya çalışıyorlar. Yani varsayımdan gidiliyor. Tarikatcı bir kişi Kemalist olamazmış. Evet çok doğrudur. Gerçekten dinine bağlı ona göre yaşayan bir kişi menfaatini, bu dünyayı inandığı öbür dünyayla değişmez ve ateist olamaz ki, Kemalistlerin çoğu ateisttirler ve ideolojik olarak ateist olmak zorundadırlar. Gülen ve adamları yeri geldiğinde koministlerden daha çok paraya taparlar ve milletini para için kötülemek için canla başla gayret ederler.Hangi takiyeden bahsediliyor? Para ile işleyen bir tarikatta takiye mi olur? Cemaatin okullarının kapanmasından bu tarafa bu takiye işinden bahsedilemez. Cemaatin okullarının kapanması ve Gülenin buna verdiği tepki kendisinin tarikatla bir işinin olmadığını, para için göstermelik bir hayat yaşadığını gösterdi. Okullarının kapandığı zaman yapacağı en akıllı iş öğretmenleriyle beraber bu okulları devlete devretmekti. Fakat Gülenin basit bir akla ve zekaya sahip olduğunu büyük fedakarlık yapabilecek ve geleceği görüp planlayabilecek bir kişi olmadığını 14.delilimde Güleni en yakından tanıyan Latif Erdoğanın sözlerini burada tekrar aktarayım: "Fethullah Gülen çok yakından tanıdığım insandır ve kesinlikle normal zekaya sahiptir. , planlı bir iş yapamaz, geleceği göremez.Gülenin hafızası çok iyi çalışır ve işlerini bu hafızası sayesinde yürütmeye çalışır. Fakat kesinlikle darbe yapabilecek önceden hazırlayıp, planlayabilecek bir kapasitede insan değildir." Ben yine dikkat edilirse ideolojik bir varsayıma neredeyse ideolojik olmayan sabit ispatlarla cevap verdim. Neyse ben takiye zırvasını bir kenara bırakıyorum. Daha ne kadar delil istiyorsunuz?Peki devletin bütün suçu Fethullah Gülene yüklemesinden en kârlı çıkan kesim kim? Sırıtan, işin içinden tereyağından kıl çeker gibi sıyrılan Kemalist subaylar.Devletin paralelcilere taktığı kanca sayesinde tekrar bir darbeden rahatca alnı ak olarak çıktılar. Nasıl E-Muhtıra darbesine hiç bir kimse çağırıp hesap sormadıysa ve korktuysa Kemalistler her darbeden yara almadan güçlenerek çıkıyorlar. Neyse bu delili biraz uzattım. Her zamanki gibi her delilin sonunda kelimelerimizi tekrarlayalım. Bu harp okulunda toplanan hain Kemalist subaylara ne olacak? Unutulacaklar, unutturulacaklar ve bizde gönüllü olarak unutacağız.

    19.Delil: Çok yakın bir zamanda 11 Temmuz 2018 tarihinde 2 yıl süren 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde darbe yapan askerlerin mahkemesi bitti ve mahkeme 44 darbeye karışmışaskeri suçsuz buldu ve serbest bıraktı. Herkes biliyorduki ve hatta televizyondan izlendki bu askerler darbe olduğunu bildikleri halde sabaha kadar silahlarını bırakmadılar. Muhazafakar basında yazı yazan Osman Ateş li nin bu mahkeme kararıyla ilgili yazısını aynen tek kelimesini değiş tirmeyerek burada yayınlıyorum.
    ------------Alıntının baş ı --------------------


    O gece köprüde masum asker var mıydı?

    " 13.07.2018 07:32

    15 Temmuz Şehitler Köprüsü Davası karara bağlandı. 143 sanığın yargılandığı davada 44 beraat kararı çıktı. Karar, haklı olarak infiale sebep oldu. Bir kez daha canlar yandı. 15 Temmuz gecesi köprüde onlarca insanımızın hunharca katledilmesinin karşılığı bu mu olmalıydı!?
    Beraat kararını coşkuyla karşılayan pişkin darbecilerin, Harbiye Marşı okuyup salonu dolduran şehit ailelerine ve gazilere el kol sallayıp sataşmalarına müsaade etmek de ayrı ayıptı.
    Salondan ve salon dışından darbecilere öfke taştı. Bir de 34 şehidi temsilen salona yerleştirilen 34 bayrak...
    Tam 34 masum silahsız vatandaşın canını alan, yüzlercesinin yaralanmasına sebep olan herkesin ceza alması beklenirken gelen beraat kararları doğal olarak şaşkınlıkla karşılandı. Aileler isyan etti.
    Tepkilerle beraber, "O gece köprüde masum asker var mıydı?" sorusunun cevabı sorgulandı.
    Sağduyu da başka diyor; Hukukun kararı saygıyla karşılanmalı.
    Eyvallah.
    Masumlar varsa da affedilsin.
    O da baş göz üstüne...
    Ancak maşeri vicdan; "Darbe gerçeğiyle yüzleşir yüzleşmez tanklardan inerek en başında kaçabilen ve polislere teslim olan 4-5 asker dışında neredeyse masum asker yok gibi!" diyor.
    Vatandaşına bile bile kurşun sıkana masum demek zaten kolay değil.
    Sonuçta her saniyesi kameraların önünde cereyan eden bir katliam var cezası kesilmesi beklenen.
    15 Temmuz Şehitler Köprüsü üzerinde o gece yaşananlar anbean kayıtlı;
    Darbeciler, 15 Temmuz 2016 günü saatler 22.00'ye yaklaşırken köprüyü kapatıyor. Zırhlı birliklerden askeri Unimog araçlara doluşarak gelenler var. Kuleli Askeri Lisesi'nden çıkarak darbeye destek için köprüye çıkan askerler var. Tam 8 buçuk saat direniyorlar. Teslim olun çağrılarına tankla topla, tüfekleriyle ateş açarak karşılık veriyorlar. Silahsız masum sivillere namluları doğrultuyor ve hedef gözetmeksizin ateş ediyorlar. Makineli tüfeklerle tarıyorlar. Katiller sürüsünün ele geçirdiği ağır silahlarından çıkan kurşunlarla onlarca silahsız sivil vatandaş kanlar içinde yere seriliyor. Yaralılara yardım etmeye çalışanlara bile ateş açılıyor. Sabaha karşı yapılan "teslim olun" çağrısının karşılığı tank ateş i oluyor. Sabaha kadar polis ve vatandaş lar teslim olmaları için çağrı yapıyorlar. Hatta yalvarıyorlar. Ama bir türlü dinletemiyorlar. Darbeyi baş aramadıklarını ve kaybettiklerini anlayınca günün ilk ış ıklarına doğru teslim oluyorlar.
    Kayıtlara yansıyanlardan da anlaşıldığı üzere köprüye çıkan askerlerin tamamına yakını darbe olacağını bilerek köprüye geliyor.
    "Sıkıyönetim var. Evinize gidin çıkmayın. Ordu yönetime el koydu. Tayyip yok. Güneşli günler bizi bekliyor" sözleriyle, köprüde araçları içinde bekleyen halkı telkin eden asker üniformasına bürünmüş hainin sözleri de bunu doğruluyor.
    Yaşananları unutmak mümkün değil.
    Olanları unutuyorsanız, bu ihaneti millete yaşatanlara karşı kalbiniz yumuşuyorsa da açın o gece olanlarla ilgili videoları izleyin.
    Darbeye direnmeye çalışan silahsız halka dizleri üstünde hedef alarak ateş açan askerleri göreceksiniz.
    FETÖ'cü katillerin, toplanan kalabalığı nasıl acımasızca taradığına şahit olacaksınız.
    Tank ve zırhlı araçların direnen insanları silindir gibi ezdiğini hatırlayacaksınız.
    Helikopterlerin kontrolsüzce ölüm yağdırdığı anlara tanık olacaksınız.
    Savaş uçaklarının gecenin karanlığına ölüm çığlığı gibi çöken sesi yeniden kulaklarınızda çınlayacak.
    Kurşunların hedefi olarak ellerindeki al bayraklarıyla al kanlara boyanan yiğitlerden utanacaksınız.
    Siyah asfaltın üzerinde parçalanan bedenleri, söndürülen umutları,
    Ve bir milletin geleceğine mal olacak büyük ihaneti,
    Milleti uğruna ölüme gözünü kırpmadan yürüyen 250 canımızı,
    Şehitlerimizi, şehitlerimizin yakınlarını, gazilerimizi,
    Unutamayacaksınız.
    O gün yaşananlar kadar bugünkü karar da utanç ve acı verici gelecek.
    "Beraat eden 44 sanıktan büyük bir kısmının gece boyunca köprüden halka ateş eden hainlerin arasında bulunan ve 16 Temmuz sabahı silahlarıyla teslim olanlar olduğu" ifade ediliyor.
    Vahim ve mutlaka sorgulanması gereken bir iddia…
    Erol Olçok Ağabeyimiz ve Abdullah Tayyip ile beraber tam 34 canın kanı yerde kalmasın, yakınları incinmesin isteniyorsa bu karar sorgulanmalı, gözden geçirilmeli…
    Mahkemenin verdiği kararın gerekçesini bilemiyoruz. Köprüye çıkan askerlerin bazılarını neye göre masum ilan edildiği henüz soru işareti. Mahkeme heyetinin nasıl bu kanıya vardığını gerekçeli karar açıklanınca öğreneceğiz.
    İstanbul Cumhuriyet Baş savcılığı'nın 15 Temmuz Şehitler Köprüsü Davasında hakkında beraat kararı verilen tüm sanıklar için Bölge Adliye Mahkemesi'ne itirazda bulunacağı açıklandı.
    Zamanında atılmış , yerinde bir adım.
    Aynı davada 72 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. Vatanına, milletine, bayrağına ihanet eden hainler, yaptıklarının bedelini ödüyorlar ve ödemeye devam edecekler.
    15 Temmuz kanlı darbe girişiminin yıldönümüne 2 gün kalmışken hepimizin arzusu;
    Millet olarak bize unutulmaz bir travmayı miras bırakanların hiçbirinin gün yüzü görmemesi,
    Kanlı darbe girişimiyle ilgili en küçük ilgisi ve bilgisi olan kim varsa cezasını çekmesi,
    Hainleri yargılayan mahkemelerin de aynı hassasiyetleri gözetmesi.
    "Affedersek de unutursak da kanımız kurusun" yeminlerinin gereği bunlar değil mi?

    ------------Alıntının sonu --------------------

    Osman Ateşlinin yazısını burada yayınlamamaın sebebi Türkiye basınının 15 Temmuza bakış açışının genel olarak bir örneğini teşkil etmesidir. Arka planı sorgulamayan yüzeysel bir basınımız var. Kemalist yada solcu basına burada yer vermeye gerek yoktur. Çünkü bu basın tam ideolojik bir yaklaşım gösterdiği için bırakın meselelerin arka planını araştırmak, olan biteni çarpıtmak peşindeler. Muhafazakar basınsa 15 Temmuza tam bir Gülen deliliğiyle bakıyor. Ben Güleni suçsuz bulmuyorum, lütfen dikakt ediniz. Fakat darbenin bütün suçunu, gelişmesini, öncesini ve sonrasını Gülene yıkmak aptallık olur.
    Osman Ateşli, darbeci askerlerin Fethullah Gülene ait olmanın işaretlerinden olan özgeçmiş yani Gülen'e yakınlığından, Gülen'in okullarında okumuş olmalarından, himmet parası, Bylock, 1 dolardan falan bahsetmiyor. Zaten mahkeme büyük bir ihtimalle bu 44 askerde Bylock bulamadı, Gülen'e yakınlığını da tespit edemedi. Peki mahkeme Gülen ipucuna rastlamadıysa ne yapabilir? Serbest bırakır. Çünkü mahkeme askerlerin Gülen'e yakınlığını ispat etmek zorunda. Mahkeme bile bariz bir suç teşkil eden darbeye devam etmeyi bile arkasında Gülen'i bulamadığı için hoş görüyor. Herkes biliyorki Kuleli Askeri Lisesi her Harp Okulu üyeleri gibi Kemalist idolojilerle yetiştirilir. Her Harp Okulunda ve askeri liselerde Atatürkün Batı devrimleri, öğrencilere aslında sadece ateistlik olarak tanıtılan laiklik aşılanır ve İslam'la ilgili herşey dışlanır ve Masonluk örnek alınır. Bu ateist Kemalist askerlerin rütbesi ne olursa olsun her zaman muhafazakar hükümetlere darbe yapmak istemişlerdir. Bu ateist Kemalist askerler CHP çizgisine gönül vermişlerdir ve CHPnin darbe kışkırtmalarına her zaman gönülden inanmışlardır. Darbelere fiilen katılmadılarsa bile, gönülden her darbeyi desteklemişlerdir. CHP üyesi olmayan CHP ideolojisine pek inanmayan insanlar bile -Kemalist olsun, solcu ideolojiye yakın duran kişiler olsun-, darbeyi Uzun Adam'ı devirmenin tek çaresi olduğunu düşünmüşlerdir. Bu kişiler 15Temmuzdan önce ordunun içinde yokmuydu? Kemalist solcu görüşe sahip olan orduyla darbe yapmanın tek çare olduğunu düşünen rütbeli askerler yokmuydu? Vardı. Evet vardı. İşte serbest bırakılan Gülen'le hiç ilişkisi olmayan 44 rütbeli veya rütbesiz Kuleli Askeri Lisesi askerleri. Dikkat edilirse 44 serbest bırakılan kişinin Gülen'le bağlantısı hiç basında soruşturulmuyor. Hatta bağlantısı olmayana bile Gülen damgası vuruluyor. Gülen'e ait hiçbir şey bulunamazsa takiye yani kendini saklama yöntemi uygulamış deniliyor.
    Osman Ateşlinin yazısını burada yayınlamamaın sebebi muhafazakar basının geldiği noktadır.
    Osman Ateşli kusura bakmasın. Onun izini olmadan burada yazısını yayınladım. Fakat herhangi bir yazarı örnek almam gerekiyordu.
    Belki kendisi başka türlü düşünüyordur fakat açıkca yazamıyordur. Bu ihtimali de bazı yazarlarda vardır diye düşünüyorum. Ne yazıkki muhafakar basının durumuna ben bir akıl tutulması diyorum. Bir mahkeme hiçbir insanı bir ideolojiye sahip olmakla suçlayamaz. Fakat bu ideoloji Milleti hiçe sayarak devleti devirmek isterse ki -Kemalist solcu subaylar bunu 15Temmuz'da denedi- bu suçtur. Uzun Adam veya hükümet görevlileri sadece tek devlete karşı çıkan grupla (yani Gülenle) iligilenmemesi gerekir, Kemalizm devleti ve Milleti 1923 yılından beri esir almıştır.
    Hükümet Kemalizmi ve yaptıklarını görmeden gelemez. Muhafakar basınsa "devletin başında muhafazakar hükümet var aman sakın onu eleştirmeyelim, yıpratmayalım" diye asıl Milletin düşmanı olan Kemalizmi dolaylı yoldan koruyamaz.
    Hiçbir kişi orduda Kemalist solcu asker yok diyemez ve hiçbir insan bu kişilerin darbe yapmanın 15Temmuz'dan önce hükümeti devirmenin tek çare olduğunu düşünmediğini söyleyemez. Ve hiçbir kimse bu Kemalist solcu askerlerin darbeye bizzat katkıda bulunmaduğunu ve planlamadığını söyleyemez. Bu Kuleli askeri Liseye ait olan askerlerinde Kemalist solcu olmadıklarını da hiçbir kimse söyleyemez. Peki neden 15 Temmuz darbesinde resmen hiçbir asker Kemalist olduğu ve bu yüzden darbeye karıştığı için hüküm giymedi?
    Evet ne yazıkki Türkiyede Kemalist'sen ne yaparsan yap suçsuzsun. Kemalist askerler Türkiye'de Atatürk zırhına bürünmüşlerdir. Bir Kemalist ideolojiye ait askeri yada insanı Kemalist olduğu için yargılarsan Kemalizm'i sorgulaşmış olursun. Türkiye'de bu halen bir tabudur. Buyrun Kuleli Lise askerleri duruşmada hatta Harbiye marşı söylemişler. Yani bu askerler kendilerince vatan koruyorlarmış, 15 Temmuzda vatan korumuşlar, sanki kendileri suçsuzmuş, aslında şehit olan sivil vatandaşlar suçlularmış. Öldürülen askerlerin yakınlarından özür dileyeceklerine yaptıklarından gurur duyarlarmış gibi mahkemede kahramanlık marşı söylemenin kendi vicdanlarını köreltmenin sebebi ne olabilir? Sadece inandıkları ideoloji. Ancak sol Kemalizm ideolojisi bu Kuleli askerleri böyle bir vicdansızlığa sürükleyebilir. Bu da ancak Kemalizm'le Türkiye'yi bir asalak bir kene gibi kemiren Atatürkçülükle izah edilebilir. Kuleli Lise askerleri İslam'a inansalardı, birebir İslamı tatbik etselerdi, mahkeme duruşmasında terbiyesizlik etmezlerdi. Fakat Kemalizm, yalancı ve sahte vatanseverlik ideolojisi onları böyle bir terbiyesizliğe itmiştir. Kemalist solculardan şöylesi iddialarda duyduk. Darbeci askerler AKPnin adamlarıymış, kendi kendilerine darbe yapmışlar. Böylesi iddiaları söyleyenlere ben en azından şerefsizlik, âdilik, insanlıkla âlâkası olmayan mahlûklar diyorum. Hem kendi adamları olan Kemalist solcu vesayetci subaylarla darbeyi başlatıp, Gülenin adamlarını maşa olarak kullanıp, Millet darbeyi durdurunca da geri çekilip muhafazakâr hükümete iğrenç çamur atanlara diyecek laf bulamıyorum. Dikkat ederseniz ben saydığım delillerin hiçbir yerinde, 15 Temmuzdan önce yada sonra, basında yer alan darbe çığırtkanlarından bahsetmedim. Ordunun içinde, darbe çığırtkanlarıyla aynı fikirde olan fakat Gülen'in adamı olmayan ve bizzat darbeye destek vermiş yada planlamış, böylece suç işlemiş Kemalist insanlar yokmuydu? Sadece 15 Temmuzda değil 2.Abdülhamit'ten beri vardı ve var olmaya da devam edeceklerdir. Bu ne yazıkki ordu içinde yerleşmiş bir gelenektir. şaka olsun diye yazayım. Hani Sinoplu Süleyman Çakır isminde basında yerel ağızla "Laiklik elden gideyeah" lafıyla ünlü olmuş bir yaşlı vatandaşımız vardı. Kemalist solcu askerlerde laiklik elden gideyah gideyerek silaha sarılmışlardır. Güya kendi düşüncelerince 15Temmuzda laikliği kurtaracaklardı. Neyse ben yine tekrarlayayım sonunda ne oldu? Yada ne olacak? 44 askerde aynı eski darbelerde olduğu gibi unutulacak ve unutturulacak. Bütün suç Gülene yıkılacak ve yıkıldı da. Kemalist darbeci askerler tereyağından kıl çeker gibi kurtulacaklar ve kurtuldularda. Ben CHP kadrosunun 15 Temmuz'daki tutumunu, parti başkanının tanklara selam çakarak selamlaştığını, darbe olduğu için sevindiğini, alkışladığını yazmaya gerek duymuyorum, çünkü zaten kendilerinin Abdülhamit'ten beri Milleti kışkırtıp darbeleri düzenlediklerini yazdım. CHP, 15 Temmuz'u Millet meydana indiği için hazmedememiştir. Millet aslında CHPye, vesayete ve Kemalizme DUR demiştir. CHP, Milleti İttihat ve Terakki'den beri 3 asırdır şarklı, koyun, taşralı diyerek ezmiştir ve Milleti hem ezmiş hemde sırtından geçinmiştir. Millet ne zaman seçimle Kemalist ve Batıcı düzene seçim sandığında başkaldırmışsa darbeyle tekrar Milletin başına topuzu indirmiştir. Ve üstelikte CHP ve Kemalist solcu insanlar şöyle kendilerini savunmuşlardır: "1950dan sonra hiçbir zaman solcu parti başa geçmediki, hep muhafazakar partiler baştaydı, CHPnin ne suçu var" diyerek Milletle alay etmişlerdir, ve kendilerince halen alay ediyorlar. Eski bir siyasetcinin CHPyi kısaca ifade etmesi vardı. Cumhuriyet Halk Partisi eşittir Cehenneme Hazırlık Partisi. Gün gelir bu 44 Kuleli Asker Lisesi öğrencileri unutulur ve unutturulur. Ben bile bu yazımı okumasam, yüzüne bakmasam, 2 yıl sonra ne yazdığımı unuturum. Tek çare vardır. Türkiyenin demokratik, gerçekten Milli, kendi değerleriyle bağışık bir çizgiye girmesi için, o da Kemalizmi bırakması ve Atatürk tabusunu yıkmasıyla olur. Artık ondan sonra Millet unutursa unutursun, benim ne yazdığımı unutmam ehemmiyetli olmaz, CHP köle olarak Avrupaya gönderdiği Gurbetçilerden özür dilese de dilemesede önemli olmaz. Geçmiş geçmişte kalır, herşey unutulur, bende bu internet sayfamı artık silerim, Millet huzura kavuşur, Millet devletten korkmaz, "Aman durun Hökümet Adamı geliyor" diyerek devletinden kaçmaz, köşe bucak saklanmaz, Millet devletinden korkmaz. İNŞAALLAH. O günleri Allah bana ölmeden gösterir. İNŞAALLAH ve İNŞAALLAH. Unutacağız ve unutturacağız.


    20.Delil:

    Bu delilde aslında aynı 19uncu delilin aynısıdır. Yanlızca serbest bırakılan kişiler ve mahkeme başkadır. Bu sefer mahkeme Ankara Kara Harp Okulunda okuyan veya görevli olan darbede bulunmuş askerle ilgilidir. Mahkeme kararı 31 Temmuz 2018da Anadolu Ajansı tarafından açıklanmıştır. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada 156 eski Kara Harp Okulu öğrencisi ile 8 rütbeli asker olmak üzere 164 sanık yargılandı. Sanıklardan 36'sı ByLock kullanıcısı çıktı, 4 sanığın üzerinden 1 dolar çıktı, 100 sanığın örgütle herhangi bir irtibatına ulaşılamadığı belirtildi. Aralarında şöylesi isimler geçiyor albay Erdoğan Kurt ile yüzbaşılar Volkan Kençi, Salim Başaran, Kenan Çakar, tuğgeneral Kerim Acar ile okulun eski kurmay başkanı firari eski albay Ilhami Polat. Mahkeme geriye kalan ve cazalandırılan 24 kişinin Fethullah Gülenle bağlantı olup olmadığını söylememiş.Yani Eğer sadece Gülenle bağlantısı yüzünden karar vermişse Bylock bulamadı fakat Gülen teşkilatında herhangi bir şekilde bağlantısını ortaya çıkardı. Peki Gülenle bağlantısı yoksa bu kişiler Kemalist yada solcu görüşlü olup Uzun Adamdan nefret edip, darbeye heveslenen askerler olamazmı? Varsayalım ki bu geriye kalan 24 kişinin hepsindede Gülen bağlantısı var. Peki serbest bırakılan 100 kişiye ne demeli? Suçsuz olmaları darbeye karıştıkları için değil, Gülen ipucuna rastlanmamış olması. Dikkat edelim lütfen. Televizyon görüntülerinde de siz de görmüşsünüzdür. Ben gösterilen videolarda bizzat gördüm. Bazı askerler -rütbeli olsun yada olmasın- bir askeri darbe olduğunu karşılarında duran Milletten bizzat öğrendikten sonra ağlamaya başlayıp, silahlarını bırakıp kaçmışlar, yada vazgeçip evlerine dönmüşlerdir. Bu askerleri halk yakalayıp karakola, polise teslim etmemiştir. Hani halk arasında şöyle laf söylendi durdu: "asker ne yapsın, o da emir zincirinin içinde, itaat etmesi lazım." Halk, darbe olduğunu öğrendiği halde direnen ve silahını bırakmayan askerleri JÖH ve PÖH'le yakalayıp, bırakmamıştır. Pişman olan, darbe olduğunu anlayan ve aslında darbe yapmak istemeyen asker zaten silahını bırakıp evine gitmiştir. Peki bu 100 kişi nasıl oluyorda suçsuz oluyor. Ve en önemlisi bu askerler silahlarını büyük bir ihtimalle bırakmıyor ve hangi sebeple bırakmıyor. Sakın Kemalist olmasınlar? Sakın darbenin tek çözüm olduğuna inanan Cumhuriyetci, laik kesimden olmasınlar. 15Temmuzdan önce darbenin tek çözüm olduğuna inanan insanlar vardı. Bu insanlar 15 Temmuz gününde darbecileri alkışladılar, gözlerinde kendilerine göre umut ışığı belirmişti. 15 Temmuzdan önce basınlarında askeri darbe borazanlığını alabildiğine öttürüyorlardı. Herkes bu basının hangi basın olduğunu biliyor burada açıklamama gerek yok. Sosyal medyaysa son gaz darbe çığırtkanlığı yapmıyormuydu? Ordu zaten Kemalizmin kalesi olarak görülüyordu. Fakat şu anda yani bugünkü tarih 31 Ağustos 2018de darbeden medet uman Kemalistler, ateist Atatürkçüler, bütün solcu kesim büyük bir hüsran içindeler. Kim ne derse desin mahkeme 100 kişiyi sadece yakalandıkları için, darbeden kaçmadıkları için cezalandırması gerekiyordu. Herneyse bundan bir 10 yıl sonra Kemalistler biz darbe yapmadık, darbe çığırtkanlığıda yapmadık, hatta 15 Temmuzda Türkiyeyi biz kurtardık derler ve hatta muhafazakar kesimde buna inanır ve alkış tutar. Sonunda Kemalizm herşeyi unutturur ve Ataputculuğa devam ederiz. "Neden şimdi buraya Ataputçuluğu soktu bu adam" diye bana sorarsanız. Anlatayım, anlatmadan geçemiyeceğim: Istanbulun bir ilçesinde, bir parkta, 15 Temmuz hatırasına küçücük bir anıt yapılmış. Büyük harflerle "15 Temmuz demokrasi hatıratı" diyebileceğimiz kelimeler yazılmış. Tam kelimeleri burada tekrarlamadım çünkü nerede olduğu o zaman bilinir. Bu kelimelerin üzerine Atatürkün resmi konulmuş. Ne işi vardı bu putlaştırdığımız Ataputun 15 Temmuz hatıra anıtında? 15 Temmuzda ölen Erol Olçok olamazmıydı? Tabiiki olamazdı Erol Olçokun resmi orada olsa muhafazakarlık,Islam,Osmanlı kültürü anılmış olacaktı. Kemalist ve sol kesim özellikle her milli meselede Ataputlarını öne çıkararak sanki Ataputlarının herşeyi becerdiğini herşeyimizin ona borçlu olduğunu Millete bilinçaltından şırıngalayarak Kemalizmi ve ırkçı solculuğu ayakta tutmaya çalışmaktadırlar. Zaten Ataputda kanunen korunduğu için bir putu kaldıramazsın orada sonsuza kadar kalır. şimdi bu parka giden vatandaş 15 Temmuzu gördükçe aklına ilk olarak 15 Temmuzla hiçbir ilgisi olamayan Ataputu aklına getirecek ve bir sahtekar diktatör olan Ataputu 15 Temmuz kahramanı olarak anacak. Erol Olçok ise nasıl Kurtuluş Savaşında ölen binlerce kahraman gibi yokolup gidecek ve unutulacak. Atatürke sahtekar diktatör kahraman dediğim için sinirlenen kişilere benim internet sayfamı takip etmelerini tavsiye ederim Ve sadece yalan yazan Türk Tarih Kurumunu değil alternatif internet sayfalarını takip etmelerini dilerim. Sinirlenmeden www.belgelerlegercektarih.com sayfasını sonuna kadar okuyun. Bu internet sayfası şeriatcı bir sayfadır. Siz önyargılı davranmayın sadece belgelere bakın. Bu arada bahsettiğim sayfa buzdağının sadece görünen kısmını göstermektedir. Bu parktaki heykelimiz (pardon Ataputumuz) ileride bize şunu gösterecek: 15 Temmuzda bizi kurtaran Ulu Önderimiz Ataputumuzdur detirtecek bize ileride. Çünkü Ataputumuzun askerleri 15 Temmuzda kahramanlık (pardon sahtekar kahramanlık) gösterdiler. Peki Erol Olçokla birlikte şehit düşen 249 vatandaşımıza ne olacak. Evet sözlerimi tekrar şu sözlerle bitireyim. Unutulacak ve unutturacaklar. Bizde gönüllü olarak unutacağız.

    21.

    Dolaylı yoldan delil (Allahın lütfu)

    Darbe bir tiyatroydu lafları nereden türedi? Muhalefet neden bu bir kurgulanmış darbeydi demeye başladı? Batı basını bile darbe önceden planlanmış, Uzun Adam kendi iktidarını pekiştirmek için yaptığı bir hamle dedi? Hatırlayalım. Darbe gecesi Uzun Adam İstanbul havalimanına indiği zaman bu darbe Allahın bize verdiği bir lütuftur, Paralel Yapıyı bu sayede temizleyeceğiz demişti. Darbe komutanları daha henüz yakalanmamıştı ve biraraya getirilmemiş, karakollara götürülmemüş, daha henüz ifadeleri bile alınmamıştı. Darbenin planlayıcısını bırakın kimin ne olduğunu, ne yaptığını bile hiçkimse bilmiyordu. Uzun Adamın darbeden bir kaç saat sonra "darbeyi yapanlar Gülenin adamlarıdır" demesinin sebebi büyük bir ihtimalle ordunun içinde mutlaka Gülenin adamlarının olduğunu tahmin etmesinden dolayıdır. Zaten darbe olmadan öncede devletin her kesiminde Gülenin adamlarının olduğu belliydi. Uzun Adam bu sayede Gülenin adamlarını temizledi. Uzun Adamın yaptığı konuşmadan bir kaç cümle aktaralım: Dikkat bu konuşmayı darbe sırasında havaalanına inişinden bir iki saat sonra yapmıştır.

    NTV haber kanalından tarih 16.07.2016 saat 10:36 Anadolu Ajansı Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Bugün bildiğiniz gibi öğleden sonra bir hareketlilik ne yazık ki silahlı kuvvetlerimizin içinde mevcuttu ve bu hareketliliğin neticesinde de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içerisinde bir azınlık ne yazık ki ülkemizin birliğine, beraberliğine, bütünlüğüne hazmedemeyen, milletimizin birliğini, beraberliğini ne yazık ki kabullenemeyen bu grup, çok daha önceden söylediğim gibi Paralel Devlet Yapılanması'nın ta kendisiydi ve bu yapılanma tabii 40 yıllık sürecin neticesinde silahlı kuvvetlerimizin içinde de emniyet teşkilatımızda da devletin diğer kurumlarında da kendine yer bulmuş, her türlü kılığa, kılıfa girmiş ve bugünlere kadar bu şekilde gelmiştir.

    ....
    "ALLAH'ıN BIZE LÜTFU"

    Yani burada milletin oylarıyla iş başına gelmiş olan bir hükümete, milletin oylarıyla iş başına gelmiş, Anayasa'nın ifadesiyle başkomutan olarak Tayyip Erdoğan'ı hazmedemeyişleri, bu iş onlar için bitiş olmayacak, onlar hangi yola başvururlarsa vursunlar, şunu bilmelerini özellikle istiyorum ki, biz bu yola, bu kutlu davaya başımızı koymuşuz, buraya biz canımızla, kefenimizle bu yola çıkmışız.

    Her olanda hayır vardır anlayışından hareketle de eninde sonunda şu anda bu çıkış, bu hareket Allah'ın bize büyük bir lütfu. Niye büyük bir lütfu? Çünkü bu, tertemiz olması gereken Silahlı Kuvvetlerimizin temizlenmesine vesile olacak olan bir harekettir.

    Birileri ne olacağını çok iyi kestirdiler, çok iyi biliyorlardı. Onun için de böyle bir adımı attılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye eski Türkiye değil, yeni Türkiye'nin davranış biçimleri çok daha farklıdır. Ve bu davranış biçimlerini kullanmak suretiyle biz bu adımı atıyoruz.

    ...... Haberin sonu.

    Dikkat ederseniz henüz Fethullah demiyor fakat "birileri ne olacağını çok iyi kestirdiler, çok iyi biliyorlardı" diyor. Darbeyi yapanların Paralel Yapıdan başka kimler olduğunu kendisi de bilmiyor. Biliyorsa eğer şimdiye kadar darbeden 2 yıl sonra halen bunu açıklamadı. Darbeden bir iki saat sonra darbeyi kimin yaptığını hiç kimse hatta Uzun Adamın kendisinin bile bilmediği halde Uzun Adamın Paralel Yapıyı hedef tahtasına koyması tabiiki benim için de inandırıcı gelmedi. şimdi bazı insanlar "darbeyi yapanların kim olduğunu MIT falan hemen Cumhurbaşkanına bildirmişlerdir" diye Erdoğanı koruma altına almasınlar. Çünkü bütün ifadelere bakılırsa herkes tam bir kargaşa halinde hiç kimsenin birbirinden haberi yok. Darbeden 3 veya 4 saat sonra bile organizasyondan, haberleşmeden, birbirini haberdar etmekten söz edilemez. Uzun Adamın darbeciler tutuklanmdan önce "darbe bize Allahın lütufu, ordumuzu Paralel Yapıdan temizleyeceğiz" sözü muhalefeti ve Batıyı tabiiki kuşkulandırdı ve tiyatro şüphesini ortaya çıkardı. Gerçek şu ki , Uzun Adam darbeden öncede Paralel Yapıyı etkisiz hale getirmek istiyordu. Bu bakımdan partisinin içinde bile yanlız kalmıştı, partisinden destek bulamıyordu. Dikkat edelim İstanbul havaalanına indiği zaman Erdoğana hiçkimse şu soruyu sormadı: darbecilerin Paralel Yapıya mensup kişilerin olduğunu size kim söyledi, daha kim oldukları bile belli değil? Erdoğanın bu tutumunu hiç bir kimse eleştirmedi. Muhalefet cadı avına çıkıldı diyorlar. Alman devlet radyoları nakarat halinde şüphelerini belirttiler. Alman Radyo sunucuları Erdoğanın kurgulanmış darbesinden sözetmeye başladılar. Tutuklanan Kemalist subayların hiç birisi yargılanmadı. Fethullah Gülenle ilişkisi olmayan askerlerin hiç birisi yargılanmadı. Burada şunu söylemem lazım. Uzun Adam hükümetin başına geçti geçeli Kemalist kesimi hiç bir zaman doğrudan karşısına almadı. Alamadımı, yoksa korktumu bunu bilemem. Kemalsitler hakkında söylediği en cesur sözler sadece "vesayetciler" olmuştur. Erdoğan, Kemalistlerin maşası ve işbirlikcisi olan Güleni hedef tahtasına koymakla Kemalistleri aklamıştır ve çok büyük bir hata yapmıştır. Darbeden daha bir kaç saat sonra "Allahın bize lütfu, Güleni temizlemek fırsatı çıktı" demekle hem Kemalistlere haklı olarak tiyatro kozunu vermiş olup, hemde kendisini dünyada itibarsızlaştırmıştır. şimdi Erdoğanın tutumundan ben bile şüphe etmekte haksızmıyım. Bu sözleri darbecilerin kim olduğu belli olduktan sonra, ifadeleri alındıktan sonra, darbeden bir kaç gün geçtikten sonra söyleseydi inandırıcı olmazmıydı? şöyle düşünelim: Eğer Uzun Adamın Gülene olan etkisiz hale getirmek tutumu olmasaydı (ki Erdoğanın tutumu haklı bir tutumdu), Güleni darbe gecesi hedef tahtasına koymasaydı, acaba esas darbeyi planlayan Kemalist subaylar ortaya çıkarmıydı? Ben evet diyorum, Kemalistler o zaman ortaya çıkardı. Gülenin adamları geçmişini gizleyemediği için(mezun oldukları Gülenin okulları falan) ortaya çıkarıldılar. Fakat Kemalist subaylarsa şu anda darbe yapmak krtieri olan Gülenin okullarında okumadılar ve temize çıktılar. Hatta şu günlerde (bugün itibarıyla 31 Eylül 2018de) birde Fetömetre diye gülünç bir darbeci özgeçmişi ve hayat hikayesi şartları ortaya koymuşlar. Bu şartları yerine getiren Gülen adamlarının peşine düşüyorlarmış. Yani Erdoğanın kendi lafıyla at izi, it izine karıştı. Lütfen dikkat edin. Muhafazakar basın Uzun Adamın 15 Temmuz darbesi gecesi sözlerini hiç eleştirmedi, sorgulamadı. Acaba diyen olmadı. Erdoğan bilgileri nereden ve kimden aldı? Fethullahtan başkaları olamazmı? Paralel Yapı olduğunu Erdoğan tahminmi etti, yoksa hedefmi belirtti, kimse sorgulamadı. Kemalistlerse temize çıkmanın verdiği gururla "İslamı tümden silseniz, siyasetten ordudan çıkarsanız bunlar olmazdı" sahtekarlığına devam etmeye başladılar. Uzun Adamda Kemalistlerin ekmeğine yağ sürdü. Sonunda ne oldu? Herşey unutuldu, unutturuldu.

    Tarih 14 Ağustos 2019

    Burada delilleri sıralamaya ara veriyorum. Hani 15 Temmuzda darbeyi önlemek için halkın her kesiminden her insan sokağa çıktı diye yalanlar duymuşsunuzdur. Herkes biliyorki 15 Temmuzu sol görüşlü veya ateİst olan insanlar önlemedi. Hatta darbeye alkış tuttular. Tersinden bunu ispatlamak için her 15 Temmuzu anma törenlerine halkın hangi kesimi katılıyor diye bakmak lazım. Tabiiki katılan insanların dünya görüşünü, siyasete bakış zihniyetini anlamak imkanınız yoktur, bunun için insanlarla konuşmak ve fikrini sormak lazım. Ben 15 Temmuz darbesini sadece ve sadece Allaha inanan muhafazakâr insanların önlediğini 2019 anma töreninde bizzat kendim tespit ettim. Nasıl diyeceksiniz. 15 Temmuzu anma törenlerine 2019 yılında katıldım. 15 Temmuz 2019da anma töreni İstanbulda Yeşilköydeki Atatürk Havaalanında yapıldı. Tören alanı insanlarla dolduğu gibi havaalanına giden sokaklarda insanlarla dolmuştu. Yaklaşık benim tahminim 50bin ile 100bin arası insan havaalanına gelmişti. Almanyadan izinimi öyle ayarlamıştımki 15 Temmuza mutlaka katılabileydim. Katıldımda. 15 temmuz 2019da anma törenindeydim. Bu yazımı izinden döndükten sonra Almanyada yazıyorum. Beni ilgilendiren anma töreninde sahnede nelerin konuşulduğu, kimin sahneye çıktığı değildi. Tören alanına geldikten sonra tören bitene kadar insanları inceledim. Daha doğrusu insanların kılık kıyafeti ve görünüşlerine baktım. Insanların nasıl bir hayat tarzına sahip olduğu giysilerden, takılardan, kendini çağdaş ve sosyalİst sayan kesimden de özellikle son yıllarda moda olan Batı alışkanlıklarından birisi olan erkeklerde kulak küpesi ve dövmelerden anlaşılabilir. Kadınlarda ise en kolayı başörtüsüdür. Anma töreni alanında erkeklerde gördüğüm şey Türk insanında var olan geleneksel görünüm hakimdi. Yani bildiğimiz bıyık, gömlek, kısa saç. Yani kendini çağdaş sayan, sosyalİst görüşlü erkekler alanda yoktu. Var idiyseler görünüşleri kendilerini göstermiyorlardı. Uzun saçlı, dövmeli, entel geçinen erkeğe rastlamadım. Kadınlarda ise yüzdeye vuracak olursak yaklaşık yüz kadından 4 kadının başı açıktı. Törende asayişi sağlamak için törende hazır bulunan polis kadınlarının başı tabiiki açıktı. Bu bahsettiğim yüzde 4ün içinde polis kadınlar yok. Alanda aksine çok sayıda bulunan sarıklı erkekler ve siyah çarşaflı kadınlar göze batıyordu. Sakal benim aradığım erkek özelliklerinin arasında yoktu. Sakal bırakmak eskiden sadece ve sadece yobazlık sayılıyordu. 2014den sonra Batı ülkelerinde sakal moda olduğu için sakala şiddetle karşı çıkan en sol kesim, en Kemalİst görüşlü insanlar bile sakal bırakmaya başladı. Bu yüzden artık sakal insanların hayat biçimi, siyasi görüşü hakkında bir bilgi veremiyor. En koyu şeriatcıda sakal bırakıyor, en koyu ateİst insanda sakal bırakıyor. Enteresan olansa 1998larda sakalları yüzünden insanları hapishaneye sokan ateİst insanların şimdi 2019 yılında Batıda moda olduğu için kendilerininde sakal bırakmaları. Neyse konumuza gelecek olursak solcu insanlar 15 Temmuzu anma törenlerine gelmedi, hele hele solcu siyasetciler hiç gelmedi. Hatırlanırsa CHP lideri Kılıçdaroğlu darbenin üstünden bir kaç hafta geçtikten sonra tarihi 2016 Yenikapı mitingine zorla getirildi. Hani 2016 yılında bir kaç milyon insanın toplandığı bildiğimiz Yenikapı mitingi. Kılıçdaroğlunun kendisi gelmek İstememişti. Uzun Adamın kaç kere ısrarlı çağrısından sonra zorla geldi. Zaten Kılıçdaroğlu CHP ve sol ve Kemalİst görüşlü insanlar darbeye tiyatro diyordu. Yenikapı mitinginede gelmediler. 2019daki anma törenine de gelmediler. Zaten hiç sevmedikleri Uzun Adamı dinlemeye neden gelsinler? 2019daki anma törenine gelen tek ünlü CHPli insan Ekrem İmamoğluydu. Bu kişide zaten törendeki çoğu insanlar tarafından yuhlandıki bu bile törene katılan insanların hangi siyaset, inanç ve dünya bakışı ve hayat tarzına sahip olduklarını gösterir. şimdi muhafazakar basın yazarlarının her zaman hataya düştükleri şey kendilerine düşman olan ve kendilerini dünyadan silmeye çalışan laik, Kemalİst ve Solcu görüşlü insanları kahramanlaştırmalarıdır. Yani muhafazakar kesim cellatlarını yani kemalİstleri ve solcu kesimi el üstünde tutar, kurban olduklarını her zaman unuturlar. Sorum şu: madem 15 Temmuzda solcular güya darbeye karşı sokağa çıktılar -banka kuyruklarını, mağaza alışverişlerini, alkış tutan güruhu unutalım- neden 15 Temmuzu anma törenine gelmezler. Eee nedenlerini ispatladım. Kendileri darbeyi yaptılar, neden gelsinlerki? Zaten darbe olmadı diye çok üzülen askerlerimiz hâlâ mevcut, hâlâ halkın bir kesimi bu darbeyi önleyen ve kendilerince yobaz olan imanlı insanları lanetliyorlar. Madem Uzun Adamı sevmiyorlar, onun törenine gitmiyorlar neden sadece solcu kesimin bulunduğu veya davet edildiği herhangi bir tören düzenlemiyorlar? Neden düzenlesinler? 29 Mayıs 1960 darbesini bayram olarak halka zorla kutlattıran CHP ve Kemalİst zümre hangi darbeye üzüldüler? 12 Eylül 1980 darbesini kendisini Atatürkçü sayan subaylar yapmadımı? Hangi solcu 1980 darbesine 1980 yılında üzüldü? 2007deki E.Muhtıraya üzülen solcu veya Kemalİst gösterebilirmisiniz? 1970 darbesine karşı çıkan Kemalİst duydunuzmu? Hatta bütün darbeleri kendilerince şerefli tarih olarak bilirler. Gelelim 15 Temmuz darbesini başka darbelerden ayıran özelliğine. 15 Temmuzu başka darbelerden ayıran özelliği halkın darbeyi önlemesidir. Bu darbe önleme işini millet Kurtuluş Savaşında da yaşadı. Fakat Kurtuluş Savaşıyla 15 Temmuzun arasındaki benzerlik kimin veya halkın hangi kesiminin kimler tarafından kahraman ilan edilmesidir. Millet Kurtuluş Savaşında sahte kahramanları kahraman yapmadı. Kemalİst devlet yöneticileri, Batıcı Ataputumuz, Ittihatın önde gelen Batıcı liderleri, CHP ve tek yanlı basın tarafından millete CHP kahraman olarak dayatıldı. CHP kahraman olarak ilan edildi. 1923 neslinin insanları, Batı kültürü yanlısı Batı devrimleri taraftarı kadroları kurtarıcı olarak yüceltmek zorunda kaldı. Fakat kendilerine dayatılan Batı devrimlerini hiç bir zaman içine sindiremeyen ve devletine düşman olan muhafazakar halk devletini cellat olarak gördü. Cumhuriyet neslinden sonradan gelen nesil gördüğü tarihini ve dinini ve geleneklerini aşağılayan eğitim yüzünden anne.babalarına ters düştüler ve onları küçük gördüler ve hatta aşağıladılar. Cumhuriyetten sonraki üçüncü nesil ise artık Ataputtan ve Batıdan başka tapılacak, örnek alınacak bir şey görmedi ve tarihinden özünden kopartılmış bir nesil olarak hayatını sürdürdü. Fakat 15 Temmuz darbesinde Kemalİstler değil muhafazakar insanlar solcuları ve Kemalİstleri mübarekleştirmeye başladılar. Yani kendilerinden, gönüllü olarak cellatlarını övmeye başladılar. şunu bile akıllarına getirmediler. O kadar insan kalabalıklarının arasında atılan tekbirleri hangi laik, ateİst solcu atar? Bunu bile düşünmüyorlar. Hatta Kemalİst solcu insanların bazıları bile 15 Temmuz darbesinden sonra şunu kendileri itiraf etmedilermi? "Bizde sokağa çıkacaktık fakat sokaktan tekbir sesleri gelince bu yobazlarla işimiz yok bizim, o yüzden evimizde kaldık." demedilermi? Biz bu itirafları televizyondan canlı olarak seyretmedikmi? Hepsini geçtim. Muhafazakar basın her anma töreninde hangi türden insanların tören alanını doldurduğunu görmüyorlarmı? Hadi diyelim televizyon kameraları insanları değil sahneyi gösteriyor sadece arada sırada bir topluluğa kameraları bir kaç saniye için çeviriyorlar. Allah aşkına basın mensupları olarak hiçmi kalabalığa göz atmıyormusunuz, kadınların ne kadarının başı açık ne kadarı siyah çarşafla gelmiş. Bu anma törenine gelen insanların hiç birisi zorla gelmiyor, gönüllü olarak geliyorlar. Sonra muhafazakar basın şöyle övünüyor: Halkımız 15 Temmuzu coşkuyla kutladı, şu kadar sayıda kalabalık insan meydanlarda vardı. Hayır sadece ve sadece muhafazakar kesim 15 Temmuzu kutluyor solcu, Kemalİst kesim aldırış bile etmiyor, kendi hayatını sürüyor, kendi görüşüne yakın basını izliyor ve 15 Temmuzu anmıyor. Hatta 15 Temmuzu anmaktan çekinen, nefret eden kesim bile var. Muhafazakar kesime sesleniyorum: kaldırın başınızı gömdüğünüz kumdan çıkarın artık. Bırakın artık Kemalİstleri ve kendi cellatlarınızı yüceltmeyi. Benim korktuğum şey ileriki tarihlerde nasıl Kurtuluş Savaşında olduğu gibi sahte kahramanların ortaya atılmasıdır. Asıl kahraman olan Erol Olçok ve Ömer Halis Özdemir gibilerinin unutturulup yerine sahte kahramanların Kemalİstlerin kahraman diye millete yutturulmasıdır. Hatta ben şimdiden Kemalİstlerin sahiplenebileceği kahramanları söyleyebilirim. Hani İstanbulun Kadıköy ilçesinde Modada bir evlenme törenine katılıpda sonradan karargah kurup güya orduyu oradan yöneten Kemalİst subaylar. Neyse bu konuya sonra değineceğim. Gelecek zamanlarda ne olacak? Halkın imanına sarılıp direnişi unutturulacak, Kemalİst Solcular kahraman ilan edilecek. Merak etmeyin zamanla bunu başarırlar. Zaten devlet kurumları Kemalİst solcuları kahraman ilan eder, çünkü devletin başında onlar oturuyor, onlar devleti yönetiyor. Herşeyi unutacağız ve unutturulacağız. 15 Temmuzu Kemalİstler sahiplenecek ve artık onlar 15 Temmuzu kutlamaya başlayacaklar. Başı açık kadınlar meydanları kaplayacak, kulağı küpeli uzun saçlı güya çağdaş laik erkekler meydanları dolduracak, Ataput resimleri her tarafı kaplayacak. Unutacağız, Unutturulacağız. Imanlı esas kahramanlar ateİst Kemalİst sahte kahramanlar tarafından değiştirilecek. Unutacağız, Unutturulacağız. Unutmamızı da bizzat muhazakar kesim sağlayacak. Gerçeği gören fakat halk arasında ayırımcılık yapmayalım diye en büyük yanlışı yapan ve Allah tarafından da en büyük cezaya tabii tutulacak olan muhafakar basın ve devlet büyükleri bu yükün altında ezilecek ve çok büyük vebal altında kalacaklar. Ve en sonunda Unutacağız, Unutturulacağız.

    Işte size tutuklu olan 99 subayların listesi. Zamanım oldukca internette teker teker özgeçmişlerini yada hayatlarını öğrenmeye çalışaşacağım. Tabii bilgi varsa.


    OHAL Kararnamesi ile ihraç edilen toplam 117 general, 32 amiral, 1099 subay ve 436 astsubayın listesi. 29 Temmuz 2016.